Salı, Ağustos 12, 2025

Kimler Çalıyor Dikkatimizi? (Johann Hari kitabından öne çıkanlar)


Johann Hari’nin Çalınan Dikkat kitabını hayretler içinde okudum. Bir kez daha hepimizin aynı dertten müzdarip olduğunu ama itiraf etmekten çekinerek kendi kendini yola getirmeye çalıştığını gördüm. 

Her Pazartesi, her ilkbahar başlanan diyetler gibi kararlılıkla başlayıp, küçük bir kaçamakla bozulup eskisinden daha çok tüketme döngüsüne girdiğimiz bir çıkmaz.

 

Hari de benzer yollardan geçtiğinden kendini ıssız bir adaya değilse bile tüm teknolojik imkanlardan soyutlayıp daha fazla kendi başına kalacağı bir hayata sürüklemiş kendisini. Kitapta özellikle bu deneyimini anlattığı bölümleri ibretle okudum.

 

Kitabı okumaya başlamadan önce ben de kendimi sosyal medya kısıtlamasına sokmuş, 3 gün sonra şu bu derken –sağolsun ülke gündemi de hiç yardımcı olmuyor- ekran sürem öncekinin de üstünde.

 

Kendime verdiğim sözler, hedefler tutulamıyor.

 

Daha çok akış halinde olmak, sevdiğin şeylerle uğraşmak, kitap okumak, mutfakta vakit geçirmek. Hepsi bir yerden sosyal medyaya çekiyor seni. Yapmak istediğin tarifi ararken, okuduğun kitapta geçen bir şeye bakmak, blog yazacağın konu için araştırma yapmak…

 

Disney çizgi filmlerinde fırından çıkan turtanın kokusunun evin penceresinden çıkıp kahramanımızı burnunun deliklerinden yakalayıp eve sürüklemesi gibi.

 

Kapılıp gidiyoruz.


Sosyal medyanın, internetin icat edilmediği dönemin çocukları olarak araştırma için kütüphaneye gitmeye, ansiklopedilerden dönem ödevi hazırladığım için mutluyum.


Şimdiki çocukların işi gerçekten çok zor. 


Kitaptan aldığım bazı notlar…


Son 30 yılda çocuklukta muazzam değişimler oldu. Zamanlarını büyük ölçüde kapalı kapılar ardında, büyüklerin gözetiminde ya da ekran başında geçiyor. Çocukların okulda geçirdikleri zaman da yeniden tasarlandı. Batı dünyasının büyük kısmında eğitim sistemi siyasetçiler tarafından sınavlara çok daha fazla öncelik verecek şekilde yapılandırıldı. Sınav çılgınlığı kaygıyı arttırıyor.


Sıklıkla karşımıza çıkan DEHB’in çok fazla stres bulunan ortamlarda yetişen çocuklarda görülme ve tanı oranı artıyormuş.


Çocukların oyundan mahrum kalması; yaratıcılığın gelişmesi, insanları okumayı öğrenme, ikna etme, hayal kırıklığıyla baş etme gibi sağlam bir kişiliğin temellerinin oluşmasına engel oluyor.


Zihninizin gezinmesine izin verin, 8 saat uyuyun, işlenmiş gıdaları bırakın, sosyal medyanın dikkat aralığınızı kırmak için tasarlanmış olduğunu unutmayın tuzağına düşmeden aralar verin, dikkat dağınıklığın için kendini suçlama odaklanmak için ne yapabilirsin düşün, stres odaklanmanın en büyük düşmanı.


Dünyayı deneyimle tarzımız her on yılda bir hızlanıyor, gitgide daha az odaklanır olduk.


Ekonomik büyüme toplumu düzenleyen merkezi ilke konumunda. İnsanları daha çok yer ya da daha az uyur hale getirdiğinizde ekonomik büyüme için bir kaynak bulmuş oluyorsunuz. Yeni pazarların yoklugunda her yıl büyümesi gereken ekonomi bize aynı sürede gitgide daha fazla şey yaptırmak zorunda kalıyor. Hepiniz beynimizin ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kadar uyku uyumaya geri dönecek olsak ekonomik sistem için deprem etkisi yaratır.


Çalınan Dikkate karşı bazı adresler…


https://www.humantech.com (İnternetin işleyişini değiştirmek için mücadele verenler)

Https://letgrow.org (Çocukların oyun oynamasına izin verilmesi konusunda)

https://www.turninglifeon.org (Küçük çocukları teknoloji bağımlılığından koruma konusunda)


Johann Hari’den ara sıra bilgi almak için, www.stolenfocusbook.com/mailinglist


Kitabı okudum da benim hayatım mı değişti?


Hayır


Okuduklarınız her şeyi bir anda değiştirmiyor. Önce bakış açınız değiştiriyor, kendinizi suçlamaktan suçlu psikolojisinden çıkıp kendi karşınızda değil de yanınızda durup “ne yapabiliriz?” diyorsunuz.


Bu yazıyı yazmak, bloğuma daha fazla içerik üretmek, daha önce hiç yapmadığım şeyleri yapmak için motivasyon hissetmek kendime “aferin” demem için yeterli.


Sosyal medyayı henüz azaltamadım 🤭



Aşağıda da yapay zekaya göre kitabın öne çıkan başlıklarını bulabilirsiniz.


Modern dünyada maruz kalınan bilgi miktarının artması ve sürekli bir işten diğerine geçiş yapma zorunluluğu, dikkat süresini kısaltıyor ve derinleşmeyi engelliyor.


İnsanların bir işe tamamen odaklanıp zamanın nasıl geçtiğini unuttukları "akış hali"ne girme yeteneklerinin azalması.


Az uyku, aşırı çalışma, stres ve yanlış beslenme alışkanlıkları gibi faktörlerin dikkat becerilerini olumsuz etkilemesi. 


Dijitalleşme ve kısa içerik tüketimine yönelimin, uzun metinlere odaklanma ve derinlemesine anlama yeteneğini zayıflatması.


Zihnin serbestçe dolaşmasına ve yaratıcı bağlantılar kurmasına izin veren boş zamanların azalması.


Sürekli stres altında yaşamanın, beynin "savaş ya da kaç" modunda kalmasına ve odaklanma yeteneğinin azalmasına neden olması.


Sosyal medya platformları ve diğer dijital araçların, kullanıcıların dikkatini çekmek ve onları ekranda daha fazla tutmak için tasarlanmış algoritmalarla çalışması. Bu teknolojilerin zaafları öğrenip manipüle etmesi.


Dikkat sorunlarının sadece kişisel çabalarla çözülemeyeceği, asıl sorunun sistemik olduğu ve kolektif bir mücadele gerektirdiği vurgusu. Hari, bireysel dijital detoksların geçici çözümler sunduğunu, ancak toplumsal bir değişimin şart olduğunu belirtiyor.





Pazar, Ağustos 10, 2025

Dolunaya Yürürken İlk Tablom - Masterpiece Galata

Kova burcu yaratıcılığı ile bilinir…

Son zamanlarda yaratıcılığımı dışa vurabileceğim bir şeyler yapmam gerektiği konusunda çokça öneri duydum. Hatta resim konusunda ısrarcı olan bile oldu. 

“Çöp adam bile çizemem ki ben” dedim her seferinde.

Geçenlerde Biletix’ten gelen Masterpiece resim workshopları mesajı dikkatimi çekti, belki de resmin “Dolunaya Yürürken” olmasıydı beni tetikleyen.

Kova burcunda dolunay zamanında denk geliş 🌕😄🙏🏻

Dolunaya Yürürken

Bir kaç saatlik workshop hayatında hiç resim yapmayanları hedefliyor gibiydi. Bu da cesaretlendirdi 😃

Masterpiece Galata’da Bulut hocanın sakin, pratik anlatımıyla elime ilk defa ucunda yağlı boya olan bir fırça aldım. 

Çöp adam çizemem belki ama güzel boyarım 😉👌🏼🎨👩‍🎨

Stüdyoda tuvalde temel çizim yapılmış olarak hazırdı, Bulut hocanın yönlendirmeleriyle zemini geçişli boyamayı başardım. Renk geçişleri biraz zorladıysa da, günün sonunda çok keyif aldığım gururla evimin duvarına astığım yağlı boya bir tablom oldu.



Devamı gelir bence 😉

Bu arada sadece resim değil heykel workshopları da varmış. İçimizdeki yaratıcılığı ortaya çıkarmak için güzel bir yol bence.

Maslak, Göztepe ve Galata’da şubeleri var. Ayrıca başka pek çok şehirde.

Masterpiece Galata

Biletix’te Galata



Cumartesi, Ağustos 09, 2025

Haliç’te Dolunay ve Kürek

Çocukluğum Haliç’e tepeden bakan Fener’de büyük balkonlu bir evde geçti. O zamanlar karşımızda görünen en yüksek Etap Marmara ve Odakule binalarıydı. Taş Kızak Tersanesi devasa gemi havuzlarının zaman zaman yarıya kadar suya batırılıp içine gemi alındığı sonra yeniden yükselip suyun üstünde kaldığı,  bazen de tersane binalarının bayraklarla süslendiği kızağa yerleştirilen kocaman geminin suya atılışı öncesi çalan sirenlerle balkona koşup suya çarptığı ilk anı izleme anılarıyla dolu hatıralarım.

Taş Kızak Tersanesi


O hep karşıdan baktığımız devasa binalara 2022’de Contemporary ile gittim, şimdiyse Rixos Tersane

Haliç, anılarımda önce pis kokulu kötü, sonrasında yapılan düzenlemelerle parklarıyla sahilinde yürüyüp parklarında oynadığım bir yer. Ama o zamanlar bile suyun üstünde yüzen çöpler en çok da prezervatifler aklımda kalan. Bir de Haliç’e düşüp boğulanlar, çamur çektiği için kurtulamayanlar bulunamayanlar.

Küçük Mustafa Paşa’da oturan bir çocuğun ramazanda bisikletiyle Haliç’e düşerek hayatını kaybetmesi unutamadığım, rüyalarıma giren bir başka olaydır.

Korkarım Haliç’ten berrak olmayışından, karanlık oluşundan.

Ve ben dün gece tüm bu anılarıma ve korkularıma rağmen, akşamın karanlık saatinde yatsı ezanları okunurken küreğe çıktım. 

Küçücük, alçacık bir kayık ve kürekler…




Korkumdan can yeleği giymek için ısrar ettim, hocaların düşmezsiniz, batmaz, rahat edemezsiniz demelerine rağmen. Tedbir iyidir 🙏🏻

Tersane İstanbul Rowing Club’tan Mert hocayla önce kısa bir eğitim, sonrasında açıldık Haliç’e hem de dolunayda🌕❤️

Keyifli ve eğlenceliydi. Sanki yaparım bir daha 😉

Ayışığında Pilates ardından yoga seansıyla devam eden akşam kürekle sona erdi. Yorucu ama çok keyif aldığım bir akşam oldu. Küreğe devam edersem başka yazılarda öğrenirsiniz 😉

Korkularıma rağmen yaptığım için kendimle gurur duyuyorum 👏 

Benim gibi cesaret edemeyen herkese tavsiye ederim, güvende hissediyorsunuz gece bile olsa.

Pazartesi, Temmuz 14, 2025

Starlink’e Denk Geliş

Her sene olduğu gibi bu yaz da Kapalı Maraş’ın yanı başında Gazi Mağusa’da…

Düşük nem, parlak gökyüzü…

Gecenin bir vakti kalkıp su içip yatağıma dönerken parlak ışığıyla gözümü alan yeni doğmuş göz hizamdaki Venüs’tü beni terasa çıkaran…

Terastaki yatağa oturup yıldızları seyrederken, önce yıldız kayıyor sandığım sonra starlink uydu serisi olduğunu anladım.

İstanbul’da çok kez bu akşam görünecek dediklerinde saat kurup beklemişliğim ama görememişliğim çoktur.

Ölünsüzleştirebildiğim an işte bu an

Sonradan “where is the starlink?” deyip teyit ettim 😉

Hatta üzerimizden geçen uçaktan yüksek, daha hızlı sabit ışıklı cisimlerin de uzay gemisi değil diğer uydular olduğunu gördüm. 🤭

Ne kadar çok uydu varmış dünyanın etrafında 🤦🏼‍♀️

https://findstarlink.com/

https://satellitemap.space/

Pazartesi, Haziran 30, 2025

Serçe’yle Kahvaltı

Her zaman gittiğim Kanyon Beyaz Fırın’daki minik serçeler kahvaltı masasının sevimli hırsızlarıdır, ekmek kırıntılarını çalıp kaçan. 

Sabah kahvaltı tabağımdaki ekmeğin yarısını -son günlerde yediğime dikkat ettiğim için-bırakmıştım. Tam minik serçe tabağıma hamle yapmıştı ki garson alıp gitti 

“Almayın” demediğim için üzüldüm 😢

Boş masalara konup kalkan serçeler bir süre sonra iki yan masamda oturan beyefendinin onlara ekmek vermesiyle coştular.

Benimki midir bilmem, o masadan kaptığı ekmeğiyle uçup benim masama kondu. 

“Sen üzülme ben ekmeğimi alır gelirim senin yanına” der gibi ❤️❤️❤️

Ürkütmemek için fotoğrafını çekemedim ama hayal etmesi kolay olsun diye küçük bir manüplasyon