Çarşamba, Şubat 14, 2024

Arkadaşım Kanyon


Kanyon...

Etrafımızdaki onlarca alışveriş merkezinden biri

Bir alışveriş merkezini tercih etmenizdeki temel nedenler için mağaza karması, restoranları, sinema, salonları, etkinlikleri, ulaşımı, otoparkı, yakınlığı pek çok şey sayılabilir.

Fakat Kanyon'da bunların ötesinde müşterileri yada ziyaretçileri -belki de doğru ifade misafirleri olmalı- ile kurduğu gerçek ve samimi bir duygusal bağ var.

Yıllardır her sene doğum günümde bant kaydı olmayan gerçek biri arar; nazikçe doğum günümü kutlar, hediye pastamı alabileceğim yeri söyler kapatır. Koşul yok, yapılması gereken ekstra bir şey yok.

Geçen yıl yaşanan deprem felaketi sonrası, aynı incelikle arayıp bu sene pasta yerine benim adıma depremzedelere bağışta bulunacaklarını ilettiler. Daha da mutlu oldum.

Bu yıl da aradılar. Doğum günümü kutladılar, hediye pastamı alabileceğim yeri söylediler. Az önce de maili geldi.

O kadar samimi ve içten ki.

Doğum gününüzü fiziken kutlayan ama samimiyetini hissetmediklerinizle karşılaştırınca hele

Çok kıymetli

Bağlı ve mutlu bir taraftarı vardı zaten markanın. Ama onun aracılığıyla yeni birini daha portföyüne katmak üzere harekete geçiyor.

Kanyon'un pazarlama ekibini kutluyorum. Yıllardır aynı stratejisini sürdürme, geliştirme başarısını takdir ediyorum.

Pazarlama derslerinde incelenecek bir müşteri kazanma ve tutundurma stratejisi.

Teşekkürler Kanyon, bana kıymet verdiğin için.

#kanyonda

 


Cuma, Şubat 02, 2024

Yazarlık Eğitimi

Yazmak iç güdüsel bir eylemdir benim için, yemek yemek, nefes almak gibi…

Eğitilmek, kendimi geliştirmek istedim geçen yılın son çeyreğinde. Online yaratıcı yazarlık eğitimine başladım. 20 dakikalık, 20 dersten oluşan. Eğitmeni kıymetli bir profesör, derya deniz bilgisi, dersleri de keyifliydi.

Hele ilk derslerde doğru yerdeyim ben dedim. Kendime isabetli atışlar yaptım. 

Hocanın okumayı önerdiği kitaplara heves ettim.

Ama okudukça yazmaktan soğudum desem yeridir. Okumakta anlamakta zorlandım.

Virgina Wolf’un Deniz Feneri’ni bitirebilmek için bir hayli direndim ancak dün gece kapatıp gönderilecek kitaplar arasına koydum. Kendimi uzun cümleler kuran biri olarak tanımlardım ama ben kısa cümleler kuruyormuşum.☺️

İç güdülerinle yaptığın şeyi yapmayı öğrenmek bildiğinden şaşırtabiliyormuş insanı.



Antik Şehirler Efes

 Seyahat yazılarımla yeniden birlikte olmak güzel. Ekim 2023’de yaptığımız seyahat notlarıma başlayalım. 

Önce bi soru ve bir tespitim var.

Bu coğrafyada eğitim sisteminde bu yerleri gezdirip tarih derslerini canlı ortamında yapmak hayalcilik midir?

Milattan önce bizden binlerce yıl önce yaşayanların kullandıkları aletler, yaptıkları evler, anıtlar, kütüphaneler… biz zamanın üzerine çok da bir şey katamamışız sanki. 

Ege için sarı yaz tabir edilen, güneşin 7:30’larda battığı, denizin tatlı bir serinlikte olduğu bunalmadan gün içinde gezilen, okulluların elini ayağını çektiği sakin ve huzurlu zaman.

Antik kent gezmek için de en ideal zamanmış…

Selçuk’da çöp şiş yiyerek beden deposunu yürümeye hazır hale getirip önce şehir merkezindeki Efes Arkeoloji Müzesi ardından üst üste konmuş taşlarla tek bir sütundan oluşan -evet, bir zamanlar burada Artemis Tapınağı varmış- diye boş boş baktığımız toprak alana uğruyoruz. 

Efsaneye göre ismi unutulmasın diye tapınağı yakan bir deli var ama taş tapınak nasıl yanar, yakılır bilmiyorum.  

Ancak depremlerle yerle bir olmuş olması bana daha mantıklı geliyor. Yükselen tek bir sütunun üzerine yuva yapan leyleğe sevgilerimi yolluyorum, ne kadar akıllıca bir seçim yaptığını düşünerek.

Ç

Tekrar tapınağa dönersek, tapınağa ait olduğu düşünülen bazı eserlerin British Museum’da olduğu biliniyor. İki heykeli de Selçuk Müzesin’nde. 

İnsanın aklına sürekli şu geliyor; bastığımız her yerde, seyyar satıcıların üzerine yerleştiği ilanlarını astığı taşlar hepsi tarihi eser. Ama birisi çantasına koyup götürünce suç oluyor. Her durumda değer verilmesi önemsenmesi değil midir doğru olan?

Müzedeki sergilemede bile önemsenmeyen, ağacın salgılarının üzerine akarak mermer heykelin kararmasına neden olması normal karşılanabiliyor.

Kısa bir sürüşten sonra Efes antik kentinin ana girişine varıyorsunuz. Müze kart yapılmış en iyi şey olabilir 😃 

Arap yarımadası dışındaki diğer bölgelerden gelen pek çok turisti burada görmek mutluluk verici.

Binlerce yıl önce yaşanan bir şehrin sokaklarında bugün dolaşıyor olmak çok etkileyici. Amfi tiyatroda bugünlerde yapılan konserlerin birinde olmayı çok isterdim. 

Efes’i kısaca özetlemek gerekirse…

120 yıldır kazılıyor ve  şimdiye kadar %15’i gün yüzüne çıkmış.

Bir zamanlar limana bağlı olan yol bugün denizden 5 km içeride

Zamanın en zengin kütüphanesi Celsus gösterişli ve bütün olarak ayakta kalan ön cephesi ile Efes’in fotoğraf yüzü.


Ön cephede yer alan dört heykelin asılları Viyana’da olup replikalarını görüyoruz.

2500 kişilik amfi tiyatrosu oldukça iyi durumda, yaz boyunca çeşitli konserlere de ev sahipliği yapmış. 

Amfi tiyatrodan çıkıp Yamaç evlere doğru giden ana cadde üzerinde etrafı demirle çevrilmiş bir bölüm bulunuyor. İşte orada tarihin ilk ilanı olduğu tahmin edilen genelevin yolun sol tarafında olduğunu gösteren mermere oyulmuş şekiller. Ayak, kalp, kapı.

Şu an sadece %15’ini görebildiğimizi düşünürsek görülecek daha çok şey var demek ki. 

Üst kapıya kadar gidip tekrar geriye yürüyüp ters istikamette kalan Meryem Ana adına yapılan ilk kiliseyi ve vaftiz havuzu olduğunu düşündüğüm eserleri görebilirsiniz.


Ayrıca tiyatroya gelmeden sağda Efes Deneyim Müzesi’ne de uğramadan olmaz. Ekim 2023 için kişi başı 485 TL ödeyerek 13 dakikalık ışık ve ses gösterisinin içinde yer alıyorsunuz. 

Efes tarihini anlatıyor. Adı üstünde deneyim 😃

3-4 saati bulan geziyi yaz sıcağı yerine ilkbahar veya sonbaharda yapmak çok keyifli oluyor.

Uzun aralar vererek yazımı tamamlamaya çalışıyorum. Bu nedenle geri dönüşlerde yazdıklarımı okuyunca, eklemeler ve çıkarmalar yapmak kaçınılmaz oluyor. 

Efes Arkeoloji Müzesi’ne de hak ettiği yeri vermeliyim.

Küçük ama oldukça zengin eserlere sahip. Çevredeki antik kentlerden çıkanları bir arada görebiliyorsunuz. Ama bazı eserler gezmeye, başka müzelere misafirliğe gitmişler. Örneğin Tiberius 😁

Blogumda olmasını istediğim bir kaç tarihi isim ve eser

Tanrıça Artemis

İmparator Domitianus

Eros

Sokrates

Marcus Aurelius

Yontulması tamamlanmamış heykel









Cumartesi, Ekim 21, 2023

Yeniden Turist- İstanbul

 Yeniden İstanbul’da turist olmak 😁

Yıllardır ihmal ettiğim, gitmemenin eksikliğini hissettiğim Dolmabahçe Sarayı ile başladım tura.

Üstelik akşamdan sadece İstanbul Modern’i belki Gülhane’de ki Edebiyat Müzesi olur diye düşünmüşken.

Sen yola çıkmaya niyet et yeter ki, yol seni götürür gitmen gereken yerlere.

Turist yoğunluğu sevindirici şekilde çok, kruvaziyer gemilerinin etkisi de vardır mutlaka. 

Müze kartı çok seviyorum 🥰

Hem hızlıca geçiş yapmanızı sağlıyor hem de çok avantajlı. Dolmabahçe’de girişte kuğu heykelli havuzun karşısındaki gösterişli kapıdan giriş yapılan Selamlık bölümü için ekstra bilet almanız gerekiyormuş. Dış kapıda satıldığı için biletler tekrar dönüp almadan devam etmeyi tercih ettim. Yani Selamlık binasını görmedim.

Müzekart’la ücretsiz giriş yapılan Resim Müzesi ve Harem bölümlerine gittim.

Harem binası Atatürk’ün odasını görmek için önemliydi. 

Resim Müzesi ise Şeker Ahmet Paşa çay salonu için ☺️


Yapının. dışı kadar içi de gösterişli. 

Tavanlardaki işlemeler, mobilyalar, avizeler


Avrupa’da pek çok saray kale gezmiş biri olarak onlardan hiç bir farkı yok. Ama bu yapılar beni darlıyor o kesin. Bir an önce çıkmak istiyorum içinden.

Yönlendirme odalar arası geçiş oldukça başarılı kaybolmuyorsunuz. Ama kapalı oda kapıları da var içeride ne olduğunu merak ediyorsunuz.

Abdülmecid’in atölyesi bölümündeki canlandırma ve aynayla odanın iç tarafını gösterme amacı güzel uygulanmıştı.

Resim müzesinde oldukça zengin bir koleksiyon var. Diğer yandan padişah portrelerindeki bazı orantısızlıklar dikkatimi çekti. Resimden anlayan biriyle gezip değerlendirmeyi isterdim doğrusu.


Gelelim çay salonuna gerçekten keyifli ve hoş bir bölüm. Gittiğimde tamamen boş olması daha da hoştu. Sanırım bu tür yerlerde siz çıkarken kalabalığın geldiğini görmek tatlı bir haz veriyor insana. Günün kazananı gibi hissettiriyor. 

Lodoslu bir günde Dolmabahçe’den İstanbul Boğazı’nın ritmik hareketlerini ve dalgaların denize inen basamakları yıkamasını izlemek farklı bir keyifti doğrusu.


Dolmabahçe’den sonra ki durak İstanbul Modern…

Galata Port’un kuzey kapısından girip İstanbul Modern’e kadar yürürken bir kaç mağazaya girip çıktım ama alışveriş modunda bir turist değildim.

İstanbul Modern özel müze olması sebebiyle Müzekart geçmiyor. Ücretsiz günleri de var ama kalabalık sevmediğim için tercih etmedim.

Yine Avrupa’daki müzeler gibi önce emanete çantanızı bırakıyor sonra elinizi kolunu sallayarak geziyorsunuz.

Müzenin restoranının methini duymuştum. Saat de öğleyi geçtiğinden önce bir şeyler yiyip sonra gezmeye karar verdim.


Gerçekten çok güzel bir manzarası var. Yemek de güzeldi. Kafamda buraya getireceklerimin listesini yaptım, tek başıma bu anın tadını çıkarırken.

Böyle güzellikleri sevdiklerinle paylaşınca daha da mutlu oluyor insan.

Yemek sonrası önce seyir terasına çıktım.

Terasta martılar için bir sonsuzluk havuzu ile karşılaştım. Manzara daha da büyüleyici. Gün batımı nasıl olur diye geçti hemen aklımdan.


Bu arada restorana müze bileti almadan da gelinebiliyormuş.

Seyir terasından ayrılmak istemesem de hızlıca müzenin kalanını dolaştım. Okul gezisi ile bir sürü çocuk vardı. Çılgınca gördükleri her şeyin fotoğrafını çekmeye çalışıyor, öğretmenleri onları bir arada tutmaya çalışıyor ve onlar birbirlerini çığlık çığlığa bir şeyler söylüyor.


Bu sefer şansım yaver gitmedi sakin sakin gezmek için diye düşünürken, emanetten çantamı alırken güvenliğin 500 kişilik grup var, bireyselleri bekletelim cümlesini duyunca yine o tatlı hazzı yakaladım.

Hava o kadar güzel ki biraz daha ne yapsam diye düşünürken Paket Postanesi’ne yürüyüp Divan’da da tarihi yarımadaya karşı kahvemi içerek turumu tamamladım.

Ruhumda tatlı bir huzur, sanatın ve güzelliklerin verdiği iyilik hali.

Yazmadan yatmak istememek de bu hallerin sonucu olsa gerek.

Teşekkürler ve aferin kendime ❤️🙏🏻🍀



Çarşamba, Eylül 20, 2023

Bir Başka Bahar, Sonbahar

Günler geçer, güneş doğar güneş batar 

Her zaman gözünün içine güneş ışıklarının girdiği saatte,  öndeki arabanın kırmızı farlarını fark edince havanın karardığını güneşin batmış olduğunu idrak edersin.


İşte o an bir yaz daha bitmiştir


Üzülürsün

Kısa bir an sonra

Farkına varır şükredersin


Saat 19:20

Salı, Ağustos 08, 2023

Karmaşık Duygular



Bir yandan müzik dinliyorum, bir yandan kitap okuyorum kahve içiyorum

Bir yanda düşünceler geçiyor kafamdan…


- Satırların düşündürdükleri


- İnstagramda takip ettiğim yoga girl’in yeni doğmuş küçük ayısı 🥰

 3. Çocuk sorusuna kocasının, yeni kocanla size şans diliyorum demesi

Çocuktan sonra ilişkilerin boyut değiştirmesi, çoğu çiftin yatakları ayırması

Bi daha aynı şeyi yapmayalım bedeli ağır oluyor duygusu mu acaba?


- Kendi kararımı vermeye çalışırken gidip geldiğim uçlar


- 20 yıl önce evlenenler tükenmişlik sınırında 


Şüphesiz her şeyin olanında da olmayanında da bilemediğimiz göremediğimiz bir anlam var


Geçen düşünceler arasında düşüncelerimi yazmak da var


Geçip gitmelerini istemiyorum


Akıp gidiyorlar yazmazsam onları


Yazık oluyorlar


Boşa akan su gibi


Okuduğum hiç bir kitabın benim hayatımda rastgele olduğunu düşünmüyorum


Ben okumak için onları seçiyorum sanırken, onlar beni seçiyormuş


Şu an hayretle kitabın kapağına bakıyorum


Pazar günü biten defterimin yerine yenisini alırken dolaptan başka bir kitabın yine beni seçmesi gibi.

Kesin büyülü bu kitaplar